27 Eylül 2008 Cumartesi

ADIOS SABATA - INDIO BLACK


"Ballantine'nin payı hayatta en sevdiğim insanın olacak, Benim!"

INDIO BLACK

Sinemanın her türünü bir şekilde hiciv edebilecek kadar cesur ve mesaj kaygısını umarsız bir bağımsızlık içerisinde verebilecek kadar özgür B filmlerin kulvarından sıçrayan ADIOS SABATA - INDIO BLACK hem politik, hem eğlenceli hemde duraksız aksiyonuyla türün izlemesi en rahat örneklerinden birisidir.

Bununla beraber güncel dünyada siyasi gerilimlerden beslenen kutuplaşmaların arttığı bir dönemden, kendi türü içerisinde izleyici potansiyelini garanti eden bir çeşit etiket isme kadar her detayı içerisinde barındıran 1971 yapımı, spaghettilerin "Buluş Bill"'i Gianfranco Parolini imzası taşıyan ADIOS SABATA - INDIO BLACK'in temel formülünü açıklamak için "Sirk Eğlencesi" veya "Fabrikasyon bir İtalyan Western Çizgi Romanı"nın sinematik versiyonu ifadesi kullanılabilir.


1867 Meksika'sının toprakları Avusturya Ordusu tarafından İmparator Maximillien adına işgal edilmiştir. Meksika için alışılagelmiş devrim ve direniş hareketleri federal hükümete olduğu kadar bu yabancı ordu askerlerine karşıda sürdürülmektedir.

Direnişçilerin lideri Ocano (Franco Fantasia) kuvvetlerinin silah ihtiyacını karşılamak amacıyla Avusturyalıların kontrolünde gerçekleştirilen önemli miktarda ki bir altın sevkiyatının istihbaratını alır. Güvenilir adamlarından Escudo (Ignazio Spalla) ve ekibini kiralık silahşör Sabata (Yul Brynner) ile temas kurmaları ve bu sevkiyattaki altını ele geçirmeleri için görevlendirir.

Avusturyalıların denetiminde ki Guadolupe Kalesinin komutanı Albay Skimmel'in (Gerard Herter) emriyle başlatılan sevkiyat Sabata ve arkadaşlarının pusu kurdukları noktada beklenmedik bir sürprizle durdurulur. Arabaya Meksikalı kılığında ki Avusturyalılar saldırır ve çok geçmeden Sabata ve ekibiyle, Avusturyalılar arasında bir araba dolusu altın için kovalamaca başlar. Bu takip hikayesi Sabata'nın bahisli düellolarından ciddi bir gelir elde etmiş üçkağıtçı arkadaşı ressam Ballantine'nin(Dean Reed) katılımıyla renklenir.


Ekip tüm zorlukları atlatıp altını paylaşmak için güvenli bir yer bulduğunda ise kendilerini bambaşka bir sürpriz beklemektedir. Onlarca tehlikeye atılarak ele geçirdikleri arabanın içinde ki altın çuvalları kum doludur.

Kendi ordusunu soymaktan çekinmeyen Avusturyalılar ve en ufak fırsatta birbirlerini egale etmeye hazır altın avcıları son büyük hesaplaşma için Guadolupe Kalesinin yolunu tutarlar.



Sabatadan Androidlere:

Sabata bir mit olarak Spaghetti dünyasının şahin gözlü aktörü Lee Van Cleef ile markalaşan bir karakterdir. Indio Black, İtalyan yönetmenlerin ülkemizde olduğu gibi sıkça başvurduğu bir yöntem olan isimle seyirci çekme tekniğinin bir sonucu olarak Sabata serisinin bir parçası gibi lanse edilmiştir. Ancak bu odaklama tekniğinde ki doğruluk payıda azımsanmayacak kadar çoktur, çünkü her ne kadar Sabata = Lee Van Cleef formülü geçerli olsada madalyonun öteki yüzünde filmlerin kazandığı popülerliğin diğer mimarı olarak rejisör Gianfranco Paroli'nin de payı büyüktür.

Sinema dünyasının ilk android filmi olarak kabul edilen 1973 yapımı Westworld'un acımasız silahşörü Yul Brynner'in insanlıktan robotluğa geçişinin arifesinde ki Sabata rolünde sinemada ki "cool silahşör" figürünün sınırlarını zorladığı performansıyla harikalar yaratmaktadır. Bir buçuk saatlik bu çerez eğlenceliğin çeşitli safhalarında Yul Brynner'in kimliğinin altında kimi zaman Django ile Franco Neroyu, kimi zaman sadece gözleriyle durumu açıklayacak kadar ağır Lee Van Cleef'i ve çoğunluklada Leone'nin adsız kahramanı Clint Eastwood'u görebilmek mümkündür.

1960 yılında John Sturges'in Magnificent Seven'i ile westernlere merhaba diyen ve bu önemli filmin çekimleri esnasında karşılıklı sahnelerde türdeki tecrübesi ile Steve Mc Queen'in kendisinden rol çaldığından yakınan Yul Brynner'in aradan geçen yılların sonucunda tümüyle bir western karakteri olarak izleyici karşısına çıktığı söylenebilir. Bu konu hakkında ki bir diğer fikir ise Magnificent Seven serisinin son filmi olan ve Indio Black'i takip eden yıl çekilen Magnificent Seven Ride'de başrolde oynayan Lee Van Cleef ile Yul Brynner'in bir filmlik karakter değiş tokuşuna gitmiş olmalarıdır.


Sirk ve Spaghetti:

Gianfranco Parolini için "Buluş Bill" yakıştırmasını yaparken 1980'li yıllarda ülkemizde ki mizah dergileri aracılığıyla tanıştığımız bu kovboy karakterinin mekanik buluşlarının görsel ve işitsel bir zeminde vücut bulmasını sağlamış yönetmenine de değinmek gerekmektedir. Parolini imzası taşıyan tüm spaghettiler için olağan, ancak izleyiciler için olağandışı kabul edilebilecek iki temel özellik mekanik buluşlar ve hikayenin içine yedirilen absürd öğelerdir.

Ayakkabısında ki oyuklar sayesinde düşmanlarını demir bilyelerle avlayan Meksikalı Septembre(Sal Borgese), yürümekten ziyade salto ve taklalar atarak hareket etmeyi seven Flamenco dansı uzmanı Gitano(Joseph Persaud), Sigara tabakasını son deliğinde puro olması koşuluyla bir şarjör olarak kullanan Sabata, Nitrogliserinli günlükle dolaşan Ballantime mekanik buluşlarla desteklenmiş ve kendi başlarına bir filmi sürükleyebilecek potansiyele sahip karakterlerdir.


Absürd öğeler konusunda ise beli veya göğsü yerine kolunda silah kılıfı ile dolaşan Meksikalı devrimciler, kavurucu güneşin altında dahi siyah takım elbiseden ödün vermeyen Avusturyalı ajanlar, fahişelerin cirit attığı bir salonda Bach'tan piyano eserleri çalan Sabata, bir ahırın içinde yerde duran ve hikayeye bir şekilde dahil edilen akordeon, Albay Skimmel'in çalışma odasında muhbirleri yoketmek amacıyla kullandığı, topları gerçek mermilerle dolu olan gemi maketi akla gelebilecek ilk örneklerdir.

Spaghettilerin vazgeçilmez öğelerinden birisi olan stres yaratma faktörü ise bıçakla sabitlenmiş nota defterine bakarak çaldığı parçayı bitirmeden düelloya oturmayan Sabata'nın bu mini konseri esnasında kendisine bakan onlarca çift Meksikalı ve Avusturyalının gözüyle verilmektedir.


Toplu veya yalnız olarak izlenebilecek bu pulp Spaghetti örneği, günümüzün iflah olmaz Spaghetti Western hayranlarından Quentin Tarantino'nun 1996 yılında Texas'ta kendi adına düzenlediği bir film festivali için seçtiği filmlerden birisidir. Ayrıca Spaghettilere Emek Veren Besteciler konusunda ele aldığımız Bruno Nicolai, en başarılı Spaghetti Western kompozisyonlarını bu film için gerçekleştirmiştir.

Yazan: Gökay GELGEC - Yojimbooo

7 Eylül 2008 Pazar

Spaghettilere Emek Veren Besteciler - Bölüm 3


Bruno Nicolai:

Spaghettilerin melodik yolculuğuna Bacalov ile verdiğimiz ufak bir molanın başlangıç noktamızla birebir bağlantılı bir diğer önemli besteciyle devam ediyoruz. Film müzikleri dünyasıyla koleksiyoner veya meraklı derecesinde ilgili olan kişiler için Bruno Nicolai uzak bir isim değildir. Şahsi kompozisyonlarıyla beraber büyük usta Morricone'nin pek çok albümünde de ismine rastlayabilmek mümkündür.

Bruno Nicolai 1926 yılında İtalya'da doğdu. Santa Cecilia Konservatuarında ana branşı olan org ve kompozisyon öğrenimi gördü. Morricone albümlerine kadar uzanacak şahsi bir dostluğun başlangıcıda bu yıllara rastlamaktadır. Nicolai'nin eğitimi sırasında tanıştığı büyük usta, albümlerinin kayıtları esnasında kendi kompozisyonlarının yönetimini Nicolai'ye bırakmıştır. Ayrıca Nicolai isminin geçtiği Morricone albümlerinde ki org performanslarının da büyük bir bölümü bizzat Nicolai tarafından icra edilmektedir.

Bruno Nicolai'nin kariyeri boyunca beraber anıldığı tek isim elbette ki Morricone değildir. Carlo Rustichelli, Nino Rota ve önceki bölümde ele aldığımız Louis E. Bacalov'un da pek çok albümünün kayıtlarında orkestarının yönetimi Bruno Nicolai tarafından üstlenilmiştir.

Adios Nicolai:

Peki Nicolai salt bir orkestra şefi ve bir yorumcumudur?

Her ne kadar büyük isimlerin yanında anılarak geri planda kaldığı gibi bir izlenim oluşsada Bruno Nicolai'nin kendine özgü sounduyla gerçekleştirdiği ve aralarında oldukça başarılı film ve tv müzikleri besteleri bulunmaktadır. Kariyerinin ana kolu 1970'lerin İtalyan korku filmlerinin besteciliği üzerine gelişse de, gözden kaçırılmaması gereken ve türe bire bir uyumlu Spaghetti Western çalışmalarıda bulunmaktadır.



Bu çalışmalar içerisinde zirve noktası kuşkusuz INDIO BLACK (Adios Sabata) filminin müzikleridir. Sanatçıya spaghetti müzikleri konusunda ki şöhretini kazandıran bu çalışma Sabata serisinin son halkası olan Yul Brynner'li bu spaghetti kadar kolay kavranabilir ve eğlenceli bir albümdür.

Eğlence teması sadece INDIO BLACK için değil Nicola'nin nerdeyse tüm Spaghetti çalışmalarında rastlanılan bir durumdur. Morricone'de olduğu gibi ıslıktan, kilise orguna pek çok değişik unsuru kovboyların dünyasına başarıyla uyarlayan besteci en az filmler kadar kolayca akılda kalabilen melodilere imzasını atmıştır.

Sanatçının diskografisinden spaghetti örneklerini aşağıdaki listeden inceleyebilir ve istediğiniz albümden örnek melodileri albüm ismine tıklayarak açılan sayfadan dinleyebilirsiniz;






Bruno Nicolai'yi kısa bir tanıtım yazısı içerisinde tek bir şahıs ve başarılı bir kompozitör olarak ele almaya çalışarak, eşlik ettiği büyük isimler kadar yetenekli bir müzisyen olduğunun altını çizmek gerekmektedir. 1970'li yılların geneline hakim deneysel müziklerden etkilenen film müzikleri bestecilerinden birisi olarak bugün oldukça nadir bulunabilen Edi Pan etiketli "Tempo" serisi ise psychedelic ve senfonik müziğin birbirine harmanlanmasının deneylerini içermektedir.


1991 yılında aramızdan ayrılan sanatçının detaylı diskografisini incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Yazan: Gökay GELGEC - Yojimbooo